16 Şubat 2008 Cumartesi

Heykel

Yıldız Baş
Sis

Sis… manzarayı genişletiyor. Gözleri kıstırıp, zorlarken; zihni de olmayanı, yaşanmamışı düşündürüp zorluyor, sonsuzluğa taşımaya çalışıyor.

Sis her şeyi içine almış, örtüp birleştirmiş bile… Soğuğun gölgesi bu.

Havada asılı, soğuğa ait parçacıklar, nefesle içimize girip bizi de katıyorlar kendilerine. Nefes alışlarımızla onlara ait oluyoruz.

Onları seyrediyorum. Toplanmışlar. Konuşmalarını duyuyorum, onları dinlemek için oturuyorum burada. Dinlemek onlara katılmak sayılmaz mı? Bir kuş sürüsünün havada süzülüşünün ahengi var konuşmalarında. DÜZEN yok… orada olmak bunu gerektiriyor diye düşünüyorum. Birbirlerini dinlemeden hepsi bir şeyler söylüyor. Biri diğerine, biri diğerine, diğeri ötekine… ne bir şey eksiliyor, ne de tamamlanıyor, ama sürüyor…

Heykel

Zaman geçiyor. Ben izliyorum onları biraz ilerde oturduğum banktan. Elimde soğuğu kandırmak için tuttuğum kağıttan bir bardak içinde, ısısını dumanıyla havaya saçıp dağıtan kahve.

Heykelin önünde toplanmışlar. Kimisi yanındaki mermerlere oturmuş, bir şeyler anlatıyor elindekini göstererek. Ona bakıyorlar, soruyorlar. Cevabını beklemeden itiraz ettiklerini duyuyorum. Sözcükler hızlanıyor, sonra yavaşlıyor zamanla. Bazen de kahkahalarla kesiliyor sözcükler.

Kimileri ona dayanmış, güç alıyor belli.

Yavaş verirsen nefesini, ısınırsın diyor biri ötekine, onu soğuktan kurtarıp, soğuğa aitliğinden kurtarıp, kendine, yalnızca kendine katmak için.

Metalden ve mermerden yapılmış heykelin sınırları seçilmiyor. Onu çevreleyenler ona katılmış sanki. Hep orada, heykel gibi.

Soğuğun buna işlemesi çok zor artık.

Soğuk

İçlerinden biri bana korkuyla bakıyor. Ne düşündüğünü biliyorum. Oraya ait değilim, bunu biliyor, her hafta onları neden izlediğimi bulmaya çalışıyor.

Soğuğa direnen beni, zaman yeniyor. O, ben olduğunu bilmiyor…

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Yıldız hanım bu yazınızda diğeri gibi mükemmel. profosyenellerden bile daha iyi yazıyorsunuz. Yazılarınızın devamını sabırsızlıkla bekliyorum. Ellerinize sağlık...

Selçuk YILDIZ

Adsız dedi ki...

Selamlar...

Hendek için bir site... çok güzel bir site oldu bu. uzaktan Hendek' in haberlerini almak çok güzel oluyor. Selçuk, bu arada çok teşekkür ederim yazdıkların için.

Hendek sokaklarının biraz eksik kaldığını düşünüyorum. bizler olmasakta, orada hep olagelmiş ve olacak heykelleri, anıtları, hayratları yok, değil mi?

Yıldız Baş