Jandarmanın, son yılların en büyük uyuşturucu operasyonuyla üç hafta önce Hendek'te ele geçirdiği 7,5 ton bazmorfinin arkasından İran asıllı bir İngiliz vatandaşı çıktı. Uyuşturucu aleminde 'İranlı Ali' olarak bilinen Abdülgasım Gomçey'in, İngiltere ile Türkiye'de çok sayıda şirketin ve hatırı sayılır bir servetin sahibi olduğu belirtiliyor. İngiliz pasaportu taşıyan Gomçey, Türkiye'deki işleri için aldığı oturma izniyle İstanbul'da bulunuyordu.
1993 yılında Akdeniz'de Lucky S gemisinde yakalanan 14 ton uyuşturucu örneğinde olduğu gibi, uyuşturucu piyasasında yüksek miktarda mal için genellikle ortaklıklar kurulduğu bilindiğinden, Hendek'te yakalanan bu uyuşturucunun arkasından da bir konsorsiyum çıkacağı sanılıyordu. İstanbul Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Abdülkadir Yılmaz'ın, piyasa değerini 40 trilyon lira (yaklaşık 29 milyon dolar) olarak açıkladığı 7,5 ton bazmorfinin, Türkiye'ye iki yıl önce getirilip depolandığı anlaşıldı.
Pasaportundaki tam ismi 'Abdolghassem Cyrus Ghomchey' olan 40 yaşındaki İranlı Ali, iki yıl önce Dubai'de İranlı bir arkadaşından kilosuna 400 dolar vererek 9 ton bazmorfini Türkiye'ye soktuğunu belirtmekle birlikte bu malın 10 ton olduğu ve deniz yoluyla İzmir'den girişinin yapıldığı belirtiliyor. Hendek'te yakalanan 7,5 ton uyuşturucunun makarna ve salam poşetleri içinde gıda maddesiymiş gibi kamufle edildiği görülünce, İstanbul Narkotik polisinin arşivinden konuyla ilgili ilginç bazı bilgiler çıktı.
Bu bilgilere göre, makarna ve salam süsü verilerek Avrupa'ya sevk edilmek istenen bu malla ilk temas, 15 ay önce 28 Ocak 2001 tarihinde İstanbul'da sağlandı. Teymur Kanarya isimli şahsın Adatepe'deki gecekondusundan, makarna ve salam poşetlerine gizlenmiş 36 kilo bazmorfin çıktı. Jandarmanın Hendek'te yaptığı operasyondan bir ay önce, 1 Mart 2002 günü ise yine İstanbul polisi, Düzce'nin Akçakoca ilçesinde, domates sosu ve kömür torbaları içinde bir depoya gizlenmiş 113,5 kilo bazmorfin buldu. Olayla ilgili Hasan Solak ve Nevzat Solak yakalandı.
Bu operasyondan bir ay sonra 31 Mart günü bu kez İstanbul Jandarma Bölge Komutanlığı ekipleri, Amerikan Uyuşturucuyla Mücadele Ajansı'ndan alınan istihbaratla operasyon düzenleyip Hendek'teki ana depoya ulaştı. Böylece, söz konusu 9 veya 10 ton uyuşturucunun 2000 yılı içinde Türkiye'ye getirilip depolandığı kesinleşti. Uyuşturucunun önce İstanbul Kayışdağı'nda Y.C.'nin deposuna konulduğu, ardından Hendek'te Ç.Ö.'nün evindeki depoya götürüldüğü kaydediliyor.
Bu kadar büyük miktarda uyuşturucunun iki yıl boyunca Hendek'te saklanabilmiş olması ve malın Türkiye'deki emanetçileri olarak yakalanan Atilla Özyıldırım, Çetin Özpehlivan ve Yavuz Cüce'nin isimlerine bugüne kadarki uyuşturucu olaylarında rastlanmamış olması, bazı narkotik uzmanlarınca kuşkuyla karşılanıyor. Olayın henüz tam aydınlatılmış sayılamayacağını belirten bir yetkili, 'Bu işin arkasındaki kişiler daha tam ortaya çıkmadı.' dedi.
Öte yandan bir narkotik yetkilisi, İranlı Ali'nin İngiliz vatandaşı çıkmasının üzerinde durulması gerektiğini belirterek; İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın geçtiğimiz yılın ağustos ayında yayınladığı bir rapora işaret ediyor. Bu raporda, İngiltere'ye her yıl 20 ile 30 ton arasında uyuşturucu girdiği, Afganistan'da üretilen morfinin büyük bir kısmının Türkiye'deki laboratuvarlarda işlenerek, Avrupa'ya getirildiği belirtiliyordu. Aynı yetkili, 'İngiltere, Türkiye'yi uyuşturucu üreten bir ülke haline gelmekle suçlarken, 10 ton uyuşturucunun arkasında bir İngiliz vatandaşının çıkması ilginç.' görüşünü dile getiriyor.
Jandarmanın 31 Mart 2002 günü Hendek'te yaptığı operasyondan sonra İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin yürüttüğü soruşturma çerçevesinde olayla ilgili olarak bugüne kadar Abdülgasım Gomçey, Atilla Özyıldırım, Çetin Özpehlivan, Yıldıray Terzi, İbrahim Bağlan, Tuncay Arı ve Yavuz Cüce tutuklandı. Olayı yeterince aydınlatabilecek bazı sanıkların jandarma tarafından arandığı öğrenilirken; savcıların bütün mekanizmayı deşifre edene kadar dava açmayı geciktirebileceği belirtiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder